Reklam

İslam Akdemisi //

Şii Mezhebi

 

17.yy Osmanlı artisti Hâfiz Osman tarafından yazılan Allah-Arabic calligraphyŞia" terimi "takipçiler" veya "izdeşler" anlamına gelen Arapça شيعة kelimesinden gelmektedir. Tarihteki kullanım "Şiât-u Ali" yani "Ali'nin takipçileri" anlamına gelenشيعة علي ifadesinin kısaltılmış formudur. Sünni kaynaklar bu terimin Muhammed'in ölümünü takip eden yıllarda kullanılmağa başlandığına, Şiiler ise daha önce de kullanıldığına inanırlar.

Şiî İslam inancında Ali'nin çok özel bir yeri vardır. Şiî amentüsünde bulunan imamet anlayışına göre Muhammed bin Abdullahvefat ettiğinde yerine imâm/halife olması gereken kişi Ali'dir ve imamet Ali'nin soyundan devam eder.

Şiîlik akımı değişik fikirler barındırmaktadır. Ortak noktaları, İslam Dîni Peygamberi Muhammed'in ölümü sonrasında imametveya halifelik makamının Ali ile başlamak üzere O’nun soyundan gelen insanlara ait olduğunu kabul etmektir.


Şiîler arasında, İmamet hakkında farklı görüşler vardır ve bu yüzden Şiîlik genel olarak üç kategoriye ayrılmaktadır;

Zeydîler (Beşçiler)

Zeydîler, Muhammed'den sonra İmamların sıralamasının şu şekilde olduğuna inanırlar: Ali, Hasan, Hüseyin, Ali bin Hüseyin(Zeyn el Âb-ı Dîn), Zeyd bin Ali.

Daylam ve Taberistan bölgesinde 864 yılından 928 yılına kadar hüküm süren Alavîler adındaki devlet, tarihte kurulmuş olan ilk Zeydî devletidir. Tarihte değişik Zeydî inançları ortaya çıkmıştır. Günümüzde Zeydîler en yoğun olarak Yemen'de yaşamaktadırlar.

İsmailîler (Yediciler)

İsmaililere göre, İmâmet sıralaması şöyledir: Ali, Hüseyin, Ali bin Hüseyin (Zeyn el Âbidîn), Muhammed el-Bakır, Câfer, İsmail bin Câfer.

İsmaililerin imamet konusunda değişik inanca sahip farklı kolları ve inanç grupları vardır. Kimilerinde İsmail'in son İmam olduğuna inanılırken, başka İsmâilî grupları, İmamlığın İsmail'in soyundan gelen kişiler ile günümüze kadar devam ettiğine inanırlar. Tarihte Fâtımîler İsmâilî devletidir. İsmaililer, Safevîler dönemine kadar, dünya Şiîliğin çoğunluğunu oluşturmaktaydı. Günümüzde İsmailîler özellikle HindistanPakistanİranAfganistanTacikistan coğrafyalarında ve Suriye'de yaşamaktadırlar.

İsnaaşeriyyeciler (On ikiciler) ve On iki imam


On ikicilere göre İmâmet sıralaması şöyledir: Ali, Hasan, Hüseyin, Zeynel Abidin, Muhammed Bakır, Cafer, Musa Kazım, Ali Rıza, Muhammed Taki, Ali el Naki, Hasan el-Askerî, Muhammed (Mehdî).

On ikiciler, Safevîler döneminden beri Şiîler arasında çoğunluktadırlar. On ikici olan birçok inanç bulunmaktadır. Bunların en yaygını Câferîlik mezhebidir. Bunun dışında NusayrîlikAnadolu AleviliğiBektaşîlikEhl-i Hak, Malang, Nurbakşî tarikatı vs. gibi inanışlar da On ikicidir. Ama CâferîlerCâferîlik mezhebinden başka hiçbir mezhebin Şiî olduğunu kabul etmez. Diğer on ikici inanışların İslam dışı olduğuna inanır. Şiî mezhebi olan Zeydî Mezhebini Müslüman saymakla beraber "hak" bir mezhep olmadığına inanır.[kaynak belirtilmeli]


On İki İmam

  1. Ali bin Ebu Talib (600661), "Emir ül-Mü'minin" olarak da bilinir
  2. Hasan bin Ali (625669), Hasan al Mücteba olarak da bilinir.
  3. Hüseyin bin Ali (626680), Husayn al ŞehidŞah Hüseyin veya Husayn al Şaheda olarak da bilinir.
  4. Ali bin Hüseyin (658713), Ali Zeynel Âbidin olarak da bilinir.
  5. Muhammed bin Ali (676743), Muhammed el-Bakır olarak da bilinir.
  6. Cafer bin Muhammed (703765), Cafer-i Sadık olarak da bilinir.
  7. Musa bin Cafer (745799), Musa el-Kâzım olarak da bilinir.
  8. Ali bin Musa (765818), Ali er-Rıza olarak da bilinir.
  9. Muhammed bin Ali (810835), Muhammad el-Cevad veya Taki olarak da bilinir.
  10. Ali bin Muhammed (827868), Ali Naki veya El-Hâdî olarak da bilinir.
  11. Hasan bin Ali (846874), Hasan el-Askeri olarak ta bilinir.
  12. Muhammed ibn Hasan (868—), Muhammed Mehdi olarak da bilinir. Şiî inancına göre halen kayıptır (Gaiba) ve kıyamet yakılaşınca ortaya çıkacaktır.

Dağılım


Şiîler, İslam dinine mensup 1,5 milyar insanın[2], yaklaşık olarak 200 milyonunu temsil ederek, İslam âleminin %16'sını oluşturmaktadırlar. İranAzerbaycanBahreynIrak ve bir olasılıkla Yemen'de nüfusun çoğunluğunu ayrıca Lübnan'ın da önemli bir kısmını oluşturmaktadırlar.

Şiîlik, İran'ın %89'u[3]Azerbaycan'ın %85'i[4]Irak'ın %60-%65[5]YemenBahreynKatarTürkmenistanTürkiye'nin % 10'u ve Lübnan'ın % 65'i Şii nüfustur. Ayrıca Suudi Arabistan'ın %15'i, Pakistan'ın %20'si[6] ve Afganistan'ın %19'u[7] Şiidir. Ayrıca AB ülkelerinde 10 milyona yakın, Amerika kıtasına dağılmış 20 milyon üzeri, Afrika'da sadece Nijerya'da 10 milyon Şii bulunmaktadır.

Türkiye'de çoğunluk sırasına göre AlevîlerCâferîler ve Nusayrîler yaşamaktadırlar.

Câferîlikte sünnet ve hadis anlayışı


Câferîler sünnilerden farklı olarak sadece imamlar yoluyla nakledilen ve kendilerince peygamberin "gerçek" sünneti olarak tanımlanan sünneti takip ettiklerini ifade ederler.[1]


Şeriat
 veya İslâm hukuku kısmen hadise dayalı olduğundan Câferiyye Şiîliği Sünnî hâdis kaynaklarından bazılarını, Sünnîliğin de Şiî hadis kaynaklarından bazılarını reddetmeleri her iki gurubun şeriat anlayışlarında farklılıklar doğmasına neden olmuştur. Örneğin Şiîlik ve Sünnîlikte günlük namaz vakitlerinde farklılıklar vardır. Şiilikte günde üç vakit namaz kılınırken aleviler namazı şekil açısından reddeder ve zamanı, şekli ve miktarı uygulayan kişiye bağlı olmak üzere dua etmeyi öngörürler.Caferilik ve Sünniliğin kayıtlı şihafi gelenek olan hadislere farklı yaklaşımları ile her iki gurubun farklı hadis külliyatları oluşmuştur. Câferî inancına göre Şiîlik ve Sünnîlik arasındaki ayrım peygamberin ölümüyle bir kısım müslümanların Ali'nin önderliğini (hilafet) benimsemesiyle diğerlerinin ise güçlü bir şekilde Ebu Bekir'i desteklemesiyle birlikte başlamıştır. Şiîler Ali'ye hilafetin Gadir-i Hum'da verildiğine ve bu olayın güvenilir kaynaklarda bulunduğuna inanmaktadırlar.

Yine Caferilerde Sünnilik'te reddedilen ve İslamın ilk zamanlarında uygulandığı halde daha sonra İslam peygamberiMuhammed tarafından tümüyle uygulamadan kaldırıldığına ve yasaklandığına inanılan Mut'a nikahını uygulanmaya devam etmektedir. Câferîler bunun Ömer bin Hattab tarafından kaldırıldığını ve peygamber zamanında kabul görülen bir şeyin kaldırılmasının uygun olmadığına inanırlar. Bu inanışa göre peygamberin doğru gördüğü kıyamete kadar doğru, yanlış gördüğü ise kıyamete kadar yanlıştır.

Câferîlikte sünnet Muhammed'den aktarılan sözlü gelenek olduğu kadar İmâmlardan aktarılanları da kapsamaktadır. Tabatai'ye göre "Şia dünyasında en güvenilen ve benimsenen hadis" külliyatı içeriğinde dörtbin hadis bulunduran Kuleyni'nin "Al-Kafi"sidir. Şiîlerin güvenilir kabul ettiği diğer hadis kaynakları ise;

  • İbn-i Babeveyh el-Kummi'nin "Men Lâ Yehduruhül Fakih" (Bir Fakihin Ortaya Koyduğu Şeyler)
  • Ebu Cafer et-Tusi'nin "El-İstibsar" ve "Tehzib'ul Ahkam" kitaplarıdır.

Şiiler diğer dini konularda ve hadis konusunda zengin kaynaklara sahiptirler. Fakat bunların çoğu diğer mezheplerce çok fazla dikkate alınmazlar.

Sünnîlik ile Şiîliğin ayrılışı



Peygamberin ölümü üzerinden yaklaşık otuz yıl geçtikten sonra İslam toplumu ilk iç savaşı yaşamıştır. Bu savaş Müslümanların Emevi taraftarları, Ali taraftarları ve hariciler olarak bölünmesine yol açmıştır. Sünni yaklaşım;
Sünnî ve Şiî ayrımı İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah'ın 632 tarihinde ölümüyle birlikte başlamıştır. Yaşadığı sürece dini rehberliğin yanı sıra siyasi önder vasfını da kendisinde bulunduran Muhammed’in artık hayatta olmayışı müslüman toplumu yeni önderin kim olacağı sorusuyla karşı karşıya bırakmıştı. Sakife denilen yerde toplanan bir grup müslüman hilafete Ebu Bekir'i seçmiş, daha sonra “Şiat ü Ali” olarak adlandırılacak olan Ali taraftarı bir grup müslüman da Muhammed'in damadı olan Ali'nin bu göreve daha layık olduğunu ve Ebu Bekir'i seçen grubun hak yoldan saptığını düşünmüştü. Dahsı Ebu bekirin halifeliği Ali'nin elinden Fatıma'nın evinin basılması ve yakılması ile zorla aldığını iddia ederler.

  • Sünnîler ve Sünnîlik - Sünnîler ilk dört halifenin (Ebu BekirÖmerOsman ve Ali) Kur'an ve Sünnet'e uygun hak yöneticiler olduğuna inandılar. Ancak sonradan gelen ve artık saltanata dönüşmüş olan halifeliğin öncekilerin standartlarına uymadığına inandılar. Ancak sünni ulemaya göre müslümanların sonradan gelen otoritelere de itaat etmeleri, iç savaş ve fitnelerden uzak durmaları gerekliydi.

Miras sorunu

Muhammed'in dul eşlerinin yanı sıra Ali ve Fatıma'nın da, Ebu Bekir'in hilafetinden hoşnutsuz olmalarının bir başka nedeni daha vardı.[8] Muhammed vefat ettiğinde geride önemli miktarda arazi ve mal varlığı bıraktı. Bunların en meşhuru tartışmaların da odağında olan Fedek Arazisi'dir.[9][10] Ebu Bekir'e göre bu mal ve arazilerin gelirinden Peygamber halka yardımlarda bulunuyordu ve dolayısıyla devlete aitti. Ali ise "Muhammed'e gelen veraset ile ilgili vahiylerin peygamber'in mirasını da kapsadığını" iddia ederek bu duruma karşı çıkıyordu. Zira Kur'an'da vefat eden bir kişinin mirasının nasıl pay edileceği izah edilmektedir. Şiilere göre Ebu Bekir, Muhammed'in dul eşlerine devletten maaş bağlamış ancak Muhammed'in kanından olan Ali, Fatıma ve İbn Abbas'a o kadarını bile vermemişti ve Ali'nin etki ve nufuzunu kırmak için bu Fedek Hurmalığı'nın gaspı gerçekleşmişti.

Eşi Fatıma'nın ölümünden sonra Ali, Fatıma'nın Muhammed’in mirasından payını almak için tekrar başvurdu ancak başvurusu aynı nedenlerle bir kez daha reddedildi. Bununla birlikte Ebu Bekir'den halifeliği devralan ÖmerMedine'deki arazileri Muhammed'in kabilesi Haşimoğulları adına Ali ve Abbas'a verdi; Hayber ve Fedek Arazisi'ni ise devlet malı saydı.[11]. Şii kaynaklara göre bu durum Muhammed'in soyundan olanlara (Ehl-i Beyt), baskıcı halifeler tarafından yapılan haksızlıkların bir başka örneğidir.[12]

Câferîliğin öğretisi

İman'ın Şartları (Usūl al-Dīn)

  • Tevhid  : Allah´ın Bir oluşu
  • Adalet  : Allah´ın adil oluşu
  • Nübüvvet:Allah´ın tüm insanlığa dini öğretmek için mükemmel ve yanılmaz 124 bin peygamber atadığı.
  • İmamet (Liderlik): Allah´ın insanlığa rehberlik edecek belirli liderler (12 Masum İmam) atadığı
  • Mead (Kıyamet, Hüküm Günü): Allah´ın kıyamet günü insanları dirilteceği, mizan, hesap, sırat, Cennet, Cehennem'in hak olduğu inancı.

İslam'ın Şartları (Furū al-Dīn)

  • Namaz: Günde 3 kez ezan ile icra edilen ibâdet
  • Oruç: Ramazan ayında oruç tutmak. Şiilik'te günbatımı, güneşin tam batımı anlamına geldiği için Sünnilerinkine göre iftar vakti bir miktar gecikir.
  • Hac: Mekkede, Kabe bölgesinde hac ibadetinin gereklerini yerine getirmek. Şiîlere göre Hac sadece Kâbe'ye yapılır. Şiilik'te Hac bittikten sonra Medine'deki Muhammed'in ve imamların mezarları ziyaret edilir. Bunun dışında Necef'teki Ali Türbesi ve Kerbela'daki Hüseyin TürbesiOnikicilik'te Meşhed'deki İmam Ali Rıza Türbesi gibi türbeler ziyaret edilir. Ancak Şiilik'te, "Hac vazifesi yerine getirildikten sonra Peygamberin ve İmamların kabirleri de ziyaret edilmelidir" diye bir şart yoktur. Şiîler, Peygamber'in veya İmamlar'ın kabirlerine yapılacak olan ziyarete de Hac demezler.
  • Zekat: Fakirlere dağıtılmak üzere belirli gelir grubuna sahip insanların gelirinden yaptığı yardım.
  • Hums: Gelir ve ganimet mallarının beşte birini belirlenen yerlere vermek, mesela fakirlere ve seyyidlerin fakirlerine vermek.
  • Cihad: Allah adına mücadele etmek. Cihad iki türlüdür. İlki insanın yaşamının her aşamasında iyiyi yerine getirmek adına nefsiyle verdiğidir ki buna "Büyük Cihad" denir. İkincisi de "Küçük Cihad" denilen kişinin dışında olan kötülüklerle mücadelesidir.
  • Emr-i Bil Maruf: İyiliği emretmek,
  • Nehyi Anil Münker: Kötülükten sakındırmak,
  • Tevella: Ehl-i Beyti ve onların takipçilerini sevmek,
  • Teberra: Ehl-i Beyt'in düşmanlarından kişinin tüm ilişkisini kesmesi.

Şiîlik ile Sünnîlik arasındaki anlayış ve uygulama farkları

  • Şiîler, Muhammed'den sonra hilafet'in Ali ve soyuna ait olduğunu savunur ve sünnilerin meşru ve dince makbul kabul ettikleri ilk üç halife (Ebu BekirÖmer ve Osman'ın) hilafeti Ali'den gasp ettiklerine inanırlar. Yezid'in babası Muaviyekonusunda da benzer bir durum sözkonusudur; Şiiler Yezid hakkındaki görüşlerin benzerini Ali'nin hilafetine karşı çıktığı için Muaviye için de sürdürürler, ancak Sünniler Muaviye'nin bir "içtihad" yaptığını ve içtihadında yanılsa bile Kur'an'ın vahiy katibi ve peygamberin ashabından olduğu gerekçesiyle hakkında kötü ifadede bulunmaktan kaçınırlar. Şiiler ise Muaviyenin peygamberin sahabesinden olmasının daha sonra yaptığı çirkinlikleri örtemeyeceğini ifade ederler.
  • Siyasi iktidar ve emir sahiplerine itaat: Sünnîlere göre iktidar bir soy meselesi değil, ümmetin kendi içinde istişare ile çözeceği siyasi bir konu olarak görülür ve genellikle "devlet başkanına itaat" kültürü hakimdir. Sünnilere göre Peygamber ve akabinden gelen raşid halifeler hem devlet başkanı idiler hem de imam. Onlardan sonra bu görevlerin ayrıldığından söz edilebilir. Şiilerde ise iktidar inanç meselesidir ve meşru siyasi lider aynı zamanda ruhani liderliği de elinde bulunduran Ali ve soyundan gelen imamlara aittir. Caferi Şiasında kıyamete kadar gizli kalan Mehdi dahil On İki İmamıngünahsız olduğuna, "vahyi alma" hariç, "günahsızlık" ve benzeri konularda peygamberlere benzediğine inanılır.
  • Küçük yaşta gaip (saklı) olan 12. imamın ölmediğine ve halen hayatta olup kurtarıcı (mehdi) olarak tekrar geri döneceğine inanırlar.
  • Şiîler Tehlike anında inancı saklamanın (takîyye) câiz olduğuna inanırlar.
  • Muta nikahının (belirli bir süreyle sınırlandırılmış evlilik) Sünnilerin kabullenmemesinin aksine dinen uygun (caiz) olduğuna inanırlar. Şiilere göre bunun peygamber zamanında yapılması uygun görülmüş, Kur'an'da da onaylanmıştır.
Kaynak
wikipedia.org

 
Bugün 20 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!